20 Mayıs 2011 Cuma

"APAÇİ (LİK)"

Türkiye'de bu bir çılgınlık artık.Apaçi deniyor bu arkadaşlara.Bu insanlar temeli tektonik dans stilinden gelen bir dans ürettiler.Eee burası Türkiye hemen tutuldu bu dans.Bu dansın klasikleşen birde müziği var tabi buyurun müzik de bu (dans eşliğinde:D)


O kadar bağımlısı olduk ki bütün çocukların ağzını açarak izlediği  caillou bile oynadı buyrun videomuz.
Apaçi olmak için gerekli malzemeleri sayıyorum

1.Öncelikle Saçlarınız Olmalı Eğer Kel İseniz Hiç Başlamayın bile

2:Saçlarını Dimdik Yada Yana Yatırmalısınız

3.Bemmm Beyazzz Bir Kot Pantolon Modeli Düşük Bel Tercih Edilmeli (paçalarınız dar olmak şartı ile ).

4:Pembe veya Sarı bir T-shirt  (buda dar olmalı)

5:Ray-Han Marka bir Damla Güneş Gözlüğü

6:Beyaz bir Converse All Star Çakması veya Çakma Onitsuka Tiger :D

Buyrun  3 adet kumsalda apaçi



7:Yana veya Saçma Sapan yerlere bakılarak çekilmiş Fotoğraf.


Çıplaklarıda Varrrr 

Sırada Jilet Yiyen Bir Apaçimiz Var 



                                                O güzel Saçlarını Bizlere Gösteren Arkadaşlarımız Var Sırada 







                                                           Evin Farklı En Acayip Yerlerinde Fotoğraf Çekilmelisiniz.

Modifiyeli bir doğan ve içerisinde doluşmuş gençleri gördüğünüz zaman anlayın ki onlar büyük ihtimalle türk kültürüne yerleşmiş olan bir sıfata nail olarak apaçi hüviyeti kazanmışlardır. Grup halinde dolaşıp dişilere laf atıp sıkıştırarak, pahalı otomobiller ile yarışmaya kalkarak kendilerini gösterirler. Hafta sonları alışveriş merkezleri ve sahil, piknik alanlarını doldururlar. Çok zararlı değillerdir ama gene de uzak olmakta fayda var.




 
                  !!!!!KOALADAN UYARI BUNLARI GÖRDÜĞÜNÜZDE HEMEN ORADAN UZAKLAŞIN!!!!!

17 Mayıs 2011 Salı

"KAYBEDENLER KULÜBÜ"

Filmin Konusu:Alternatif kitaplar basan bir yayınevinin sahibi olan Kaan (Nejat İşler) ile Kadıköy’de bar işleten, çok sıkı bir plak ve efemera koleksiyoneri olan Mete (Yiğit Özşener), 90’lı yılların ikinci yarısında, sanki bir yerde oturmuş konuşuyorlarmış ve kimsenin bundan haberi yokmuş gibi bir radyo programı yapmaya başlarlar. Yaptıkları program zaman içinde hem onların hem de dinleyenlerin hayatını değiştirecektir. Programın şöhreti hızla yayılırken Kaan ve Mete eski hayatlarına aynen devam ederler. Hergün başka kadınlarla yalnızlığını gidermeye çalışan Kaan, aradığı aşkı Zeynep’de (Ahu Türkpençe) bulur ve bu aşkı tutkuyla yaşamaya çalışır; aralarındaki hayat görüşü farklılığına rağmen... Bu arada herkesin ‘kendi kaybını’ bulduğu ‘Kaybedenler Kulübü’, toplumun farklı kesiminden insanları biraraya getirerek adeta bir ‘ortak mahalle’ de buluşturur. Kendi yalnızlıklarıyla bile dalga geçen, sisteme her gün başkaldıran,  hayatın kıyısında yaşayan Kaan ve Mete’nin renkli hayatlarını yansıtan programın tutkunları, ‘Kaybedenler Kulübü’nün üyeleridir artık.


           KAYBEDENLER KULÜBÜ NE Mİ DÜŞÜNÜYORUM "STANDART" :D


Filmin oyuncularını okuduğumda Nejat İşleri Gördüm ve İzlenmeye değer dedim Gülbeyaz Dizisinden Sonra bende bir Nejat İşler kaliteli yapımlarda oynar mantığı oluştu ki bana göre halada öyle.Neyse Filmimiz Kadıköy'ün Puslu sokaklarında radyo yayını yapan 2 arkadaşımızı anlatıyor.Bu arkadaşların parayla bir bağlantıları yok onlar anı yaşıyorlar :) ve kaybedenler kulübü radyo programımızın adı içeri ise cinsel içerikli sohbet muhabbet bolca bel altı konu konuşuyorlar. İzleyici kendini onların muhabbetine ortakmış gibi hissediyor.Filmde de program çok rağbet görmese de zamanla dinleyiciler artıyor ve arkadaşlar bayağı ünleniyorlar.Filmi izleyen çoğu arkadaş bol cinsellikten rahatsız  ancak şunuda unutmamak gerekir ki filmi izlemeden önce kocamaaaan bir 18+ yazısı var.Ancak film konu itibariyle böyle olayların bolca yaşandığı hayatları anlattığı için bende pek bir rahatsızlık yaratmadı.Filmi çok beğendim bir filmi izlettiren oynayan oyuncuların performanslarıdır  bunu sakın unutmayın! Nejat İşlere benden 10 puan  İzlemenizi Tavsiye Ediyorum...
         "Burası kaybedenler kulübü, iyi geceler sayın dinleyiciler, tabi eğer öyle bir şey mümkünse."







                                                 BUYURUN BUDA FİLMDEN BİR ŞARKI 

16 Mayıs 2011 Pazartesi

"AŞK TESADÜFLERİ SEVER"

Filmin Konusu:“Aşk Tesadüfleri Sever”, doğumlarından itibaren çocukluk ve ilk gençlik yılları boyunca yolları Ankara’da kesişen, 2010 yılında İstanbul’da tanışan Özgür (Mehmet Günsür) ve Deniz’in (Belçim Bilgin) birbirlerine doğru ve engellerle dolu aşk macerasını anlatırken, bir yandan da geri dönüşlerle onların bugünlerini yaratan dönemlere uzanıyor. Film, Türkiye’nin 70’li, 80’li, 90’lı ve 2000’li yıllarını ziyaret ederek, o yılların artık unutulmaya yüz tutmuş popüler kültür öğelerinden, müziklerinden, yaşam biçimlerinden ve alışkanlıklarından besleniyor. “Aşk Tesadüfleri Sever” pek çok gerçek hikayeden yola çıkılarak derlenmiş olaylar bütünüyle; İstanbul’dan Ankara’ya yaptığı nostaljik yolculuğun içinde izleyiciye doyurucu, duygusal, yıllarca akıllardan çıkmayacak bir aşk filmi vaad ediyor.


TÜRKLER DE FİLM YAPABİLİYORMUŞ DEMEK Kİ...

Filmi özellikle sinemada izlemedim..
Çünkü Türk filmlerinde Aşk konusu genelde
Sex,Küfür veya saçma sapan müziklerin ardına geçemiyor maalesef..
Ama bu sefer başardılar bence..
Babam ve Oğlumdan Sonra Duygulandığın ilk Türk filmidir herhalde..Kurgu ve oyunculuklar cidden etkileyiciydi..Ben Türkiye'de izleyiciye gerçekten o aşk duygusunu verebilecek bir film çekileceğine inanmıyordum..Bir film İçin Oyuncular Bu kadar İyi seçilir zaten.Özgür Ve Deniz Rolleri İçin Türkiye'de En Çok Yakışacak İki Oyuncu Mehmet Günsür Ve Belçim Bilgin dir heralde.Gerçekten Tebrik etmek lazım..
Aşk Tesadüfleri sever..Bu yolda atılmış büyük bir adım bence..
Belki Holiwood filmleriyle boy ölçüşemez ama..
Türk sineması adına büyük bir ilerleme doğrusu İzlemenizi Özellikle Tavsiye Ediyorum...


14 Mayıs 2011 Cumartesi

İNCİR REÇELİ (Türk Filmi)


Açıkca söyelemek gerekirse kendi milletinin yaptığı şeylere her nekadar önyargıyla yaklaşmak hoş bir tavır olmasada bende onlardan biriydim. Bu önyargı olayını ilk aştığım Türk filmi Babam ve Oğlum'du. İkinciside "İncir Reçeli".
Başta filmde oyuncuları izleyiciye sevdirmek veya yakışıklı-güzel aktör kavramıyla gişe toplamak gibi bir kaygı yok. Tamamen oyunculuk ön planda. Sezai Paracıklıoğlu herşeyiyle mükemmel, tam anlamıyla bir oyuncu.
Filmin anlatımına gelince toplumun önemli sorunlarından biri ve bu sorunun insanların yaşamını nasıl etkilediği aşk teması üzerine çok güzel oturtulmuş. Sonu hernekadar insanın içini burkan sonlardan olsada genede filmde beklentisiz bir aşk okadar güzel anlatılmışki, iki kişinin birbirini kalpten sevmesi böyle olur işte diyerek huzurla sinema salonundan ayrılabiliyor insan. Ve sevdiğim replikler:
"Sana dokunmak tüm kelimeleri yakmak gibi"
"Sana dokunmak tüm insanları affetmek gibi"
"Bana bişey sevme hakkı vermediler bende incir reçelini sevdim."
Filmi İzlemeniz Tavsiyemdir Buda Filmden Bir Şarkı

Malum Seçim Yaklaşıyor..

Türkiye Hali Bu Genel Seçimler yaklaşınca başlar icraatler vaatler (tutulamayacak).Gerçi eskiden siyaset arenası ne kadar kızışırsa kızışsın küfür devreye girmezdi Allaha şükür artık onuda duyuyoruz.Dağıtılacak paralar onlar bunlar verilecek püskevit ler çikilatar biz halk olarak bekliyoruz tabi.Ama gerçek siyasetçi bu açlıktan bu püskevitsizlikten ,işsizlikten ,yolsuzluktan herzaman bahsetmeli  sadece seçime 2 ay kalmışken değil.Vaziyet Böyle iken biz halkı koyun yerine koymak hiç yakıştıramadığım bir hareket.HAYDİ ELLER SANDIKLARA VERİN OYLARI EN ÇOK PÜSKEVİT VEREN PARTİYE :D